ANIT MEZAR
Roma İmparatorluk Dönemi mezar yapısıdır. Cephe serbest mimari düzenlense de, İç kısımda ana kayaya oyulmuş iki adet mezar odası bulunmaktadır. Cephede tonozlu ön odaya girişi sağlayan kapı, kuzeydoğuya bakmaktadır. Düz damlı çatıya “U” biçiminde üç lahit mezar yerleştirilmiştir. Olasılıkla MS 2. – 3. yüzyıllara aittir.
NEKROPOL YOLU VE YUVARLAK KULELİ TAK
Kentin doğu girişinde yer alan Cadde’nin her iki kenarında anıt ve lahit mezarlar sıralanmıştır. Burdur Müzesinde sergilenen ünlü Gladyatör kabartmaları da bu alanda bulunmuştur. Ana Caddeden batı yönde devam edildiğinde kentin ana giriş kapısı olan anıtsal Tak’a ulaşılır. Bugün tamamen yıkılmış durumda görülebilen Tak, ortada dört ayaklı üç kemerli kapıdan ve her iki yanda birer yüksek yuvarlak kuleden oluşur. MS 2. yüzyılda inşa edilmiştir.
MARTYRIUM (TAPINAK PLANLI ANIT MEZAR)
Moloz taş ve kireç harçla örülmüş, tek odalı, in – antis planlı bir mezar yapısıdır. Girişte iki sütun altlığı korunmuştur. Asıl odanın tabanında bir mezar odası bulunmaktadır. Mezar odasının dört tarafındaki tonozlar, üst odanın tabanını taşımaktadırlar. Doğu tonozun altında, anakayaya oyulmuş dikdörtgen sanduka bulunmaktadır. Kazı çalışmaları sonucunda, 8.70 X 7.30 m. ebatındaki yapının, Erken Doğu Roma Dönemine ait (MS 6. yüzyıl) tapınak formlu bir anıt mezar olduğu anlaşılmıştır
STADION (Stadyum)
Kentin doğu yamacında yer alan yapı, tek sphendoneli “U” formludur. Yaklaşık 10 bin kişilik kapasitesi ve 200 m.’ye varan pist uzunluğuyla Anadolu’nun en görkemli Stadion’ları arasında sayılmaktadır. Stadion’a kuzeyden anıtsal bir kapı (Propylaion) ile girilir. Batıda, yamacın yüksek olan ana kayasına yaslanan 21 oturma sırası yerleştirilmiştir. Doğuda ise, eğimden dolayı yapay bir dolgu üzerine oturtulan Cavea, bir istinat duvarı ile güçlendirilmiş ve 8 oturma sırası konulabilmiştir. Yapıda ele geçen yazıtlar ve mimari izler Stadion’un MS 2. yüzyılın sonları ve 3. yüzyıl başlarında inşa edilen yeni ekleriyle son halini aldığını ortaya koymuştur. Bu alanda atletizm yarışmaları yanında Gladyatör ve Venetiones (hayvanlarla Mücadele eden gladyatörler) mücadelelerinin yapıldığı da düşünülmektedir. Güney uçta Spendone kısmının altında yer alan tonozlu geçişten yarışmacıların piste çıktıkları anlaşılmaktadır. Batı oturma sıralarının tam ortasında yer alan özel loca (Tribunalia) yapının merkez aksını oluşturmaktadır.
BAZİLİKA (İDARİ BİNA)
Üç nefli Bazilika Stadion’un batısında doğu-batı doğrultulu olarak inşa edilmiştir. Giriş kapısı batı cephededir. İç kısımda binayı üçe ayıran iki sıra sütun dizinin varlığı anlaşılmaktadır. Hemen giriş kapısı önünde, Bazilikanın batı ucunda, alt kısmı tonozlarla taşınan kare planlı bir sütunlu avlu yer almaktadır. Avlunun kuzeybatı ucunda küçük bir çeşme yapısının (Nymphaeum) varlığı dağınık mimari izlerden yola çıkarak öngörülmüştür. Avluyu taşıyan kemerli payeler arasında, güney taraftaki sivil yerleşim yerine giden bir yola başlangıç sağlayan merdivenler olmalıdır.
ANA CADDE
Kentin kamu yapılarının konumlandırıldığı ana tepede Stadion öncesinden başlayarak Tiyatroya kadar devam ettiği anlaşılan Ana Cadde doğu-batı aksında yerleştirilmiştir. Birçok bölümde izlenemese de Agora I. Teras Caddesi ile birleştiği noktada başlatılan kazılar sonucunda yaklaşık 40 metrelik kısmı Stadion yapısına doğru (Doğu) açığa çıkarılmıştır. Agora ile birleşme noktasında yükseklik farkından dolayı basamaklı merdiven şeklinde oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Ana Cadde’nin altında kentin ana kanalizasyon sisteminin varlığı tespit edilmiştir. Ayrıca cadde altında Geç Roma İmparatorluk Dönemi’ne değin kullanıldığı anlaşılan ve pişmiş toprak künklerden oluşturulmuş içme suyu şebekeleri yer almaktadır.
AGORA (ÇARŞI – PAZAR YERİ)
Stadion ile Tiyatro arasındaki düzlük alanda konumlanmış olup, üst üste üç teras halinde ve dikdörtgenimsi bir planda düzenlenmiştir. Antik Dönemde Agora’larda halkın alış veriş yaptığı dükkanlar, dinlendikleri veya sohbet ettikleri sütunlu yapılar bulunmaktaydı. Kibyra antik kentinin Agora’sında yapı boyunca uzanan bir sütunlu cadde ve bunun her iki kenarında da dükkanlar kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca Agora Sütunlu Caddesi’nin Ana Cadde ile birleştiği noktada, orijinalinde bir tapınağın kutsal alanına girişi sağlayan görkemli bezemelere sahip Kapı, kazı çalışmaları sonrasında yeniden ayağa kaldırılmıştır. Doğu Roma İmparatorluk Dönemi içlerinde (olasılıkla MS 6. – 7. yüzyıllarda) Kent, Agora merkezli olarak küçülmüş ve Agora’nın teras duvarları devşirme mimari elemanlarla kuvvetlendirilerek bir Sur Duvarı işlevi kazandırılmıştır. Surdan içeri giriş ise sonradan eklenen kapılarla sağlanmıştır. Agoranın kuzeydoğu ve güneydoğu köşelerinde iki tapınağın varlığı Geç Sur Duvarı’nda kullanılan devşirme malzemelerden ve geriye kalan mimari izlerden anlaşılmaktadır. Ayrıca Agora en üst teras düzlüğünde işlevi henüz tanımlanamamış bir yapının ve yuvarlak planlı (Tholos) bir çeşme yapısının kalıntıları görülebilir.
ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ HAMAMI
Hamam, kamu yapılarının oturduğu ana tepenin kuzeybatı eteğinde yer alır. Yıkanma alanları kuzey – güney doğrultusunda yan yana sıralanmıştır. Bu özelliğiyle Roma İmparatorluk Dönemi “Anadolu Sıralı Tip Hamamları”yla aynı plandadır. Güney önündeki düzlükte bir Gymnasium (spor eğitimi yeri) yer almaktadır. Her iki yapıda Roma İmparatorluk Döneminde, olasılıkla MS 2. yüzyılda inşa edilmişt
TİYATRO
Meclis Binası’nın hemen kuzey kenarında, büyük oranda sağlam durumdaki Tiyatro; tepenin doğu yamacına yerleştirilmiştir. Yarı dairesel planlı üç katlı oturma sırası, beş kapılı sahne binası ve yaklaşık sekiz bin kişilik izleyici kapasitesiyle Anadolu’daki büyük tiyatrolar arasında yer almaktadır. Oturma sıralarını yatay bölen yürüme yolunun (Diazoma) parapet blokları üzerinde yer alan yazıtlarda, Kibyra’nın ileri gelen aile isimleri ve kent için yaptıklarıyla, aldıkları görevler hakkında bilgiler verilmiştir. Seyircileri güneşe ve yağmura karşı korunmak için ahşap direklerin taşıdığı örtü sisteminin (Velarium) izleri görülmektedir. Tiyatro oturma sıralarının hemen üzerinde, daha sonradan kiliseye çevrilmiş bir tapınak yer almaktadır. İki farklı evrede inşası tamamlanan Tiyatro’nun son evresinde (Yak. MS 2. yüzyıl sonları) en üst oturma bölümü eklenmiştir.
DOĞU ROMA HAMAMI
Odeion önündeki mozaik döşemli Stoa alanının güney doğu köşesine yerleştirilmiştir. Doğu Roma İmparatorluk Dönemine ait (yaklaşık MS 5. – 7. yüzyıllar arasında) bir hamam yapısıdır. İnşası sırasında Odeion’a ait birçok blok taş parçalanarak devşirme olarak Hamam’da kullanılmıştır. Roma İmparatorluk Dönemi “sıralı tip” anıtsal hamamların planı Geç Dönemde taklit edilmiştir. İlk bölüm olan soyunma odası yan duvarında giriş bulunmaktadır. Daha sonra sırasıyla Soğukluk (Frigidarium), Ilıklık (Tepidarium) ve iki Sıcaklık (Caldarium) bölümleri sıralanmaktadır. Sıcaklık bölümlerindeki taban ısıtma sistemini (Hypocaust) gösteren payeler sağlam şekilde bulunmuştur. Soğukluk ve Sıcaklık bölümündeki havuzlar iyi korunmuş durumdadırlar. Orijinalinde Hamam duvarlarının dış kısımda kireç harçla sıvandığı, iç kısımda ise mermer plakalarla kaplandığı anlaşılmıştır.
ODEION (MÜZİK EVİ)
Odeion yapısı kentin kamu binalarının yer aldığı tepenin güneybatı köşesinde konumlanır. Yapının Antik Dönemde “Odeion” olarak tanımlandığı ön alanındaki mozaik döşem üzerinde yer alan yazıtlardan anlaşılmıştır. Bu yapı, aynı zamanda kent meclisi toplantıları için de kullanılmış olmalıdır (Bouleuterion). Ayrıca inşasından kısa bir süre sonra önüne eklenen bir sahne binası ile (Skene) Tiyatro olarak ve de Kentin Roma İmparatorluk Döneminde Küçük Asya Eyaletinin yargı merkezi olmasından dolayı büyük davaların görüldüğü bir mahkeme binası olarak da kullanıldığı kazı çalışmaları sonucunda öngörülmüştür. Yapı, iç kısımda 31 oturma sırası ile yaklaşık 3600 kişiliktir. Bu haliyle Ülkemizde, antik dönem içinde üzeri bir çatıyla kapatılmış, ısıtılabilen en büyük kamu yapısı olma özelliğini taşımaktadır. Yapı olasılıkla MS 4. yüzyıl sonlarında geçirdiği bir yangın felaketi sonrası, eski işlevleriyle kullanılamaz duruma gelmiştir. Yapının Orkestra bölümünün zemininde renkli mermer plakalardan (Opus Sectile) yapılmış bir Medusa (Antik Çağda gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan mitolojik figür) betimlemesi yer almaktadır. Yapının önünde duvar dilleriyle bölünmüş sahne binası yer almaktadır. Yapıya giriş sahne binasındaki üç kapıyla sağlanmaktadır. Yapının kullanıldığı dönemde iç sahne duvarının (skene frons) bezemeli mermer plakalarla kaplandığı anlaşılmaktadır. Sahne binasının önünde ise dokuz sütun ve dört kare altlığın yer aldığı tabanı mozaik döşemeli bir Stoa bulunmaktadır. Mozaik döşem geometrik desenlerden oluşan 15 farklı pano şeklinde tasarlanmıştır. Mozaik döşem üzerindeki yazıtlardan mozaiğin, MS 249-254 yılları arasında Kibyralı Epankrates’in oğulları Aurelius Sopatros ve Klaudius Theodoros kardeşler tarafından yaptırıldığı anlaşılmıştır. Kazı çalışmalarından elde edilen bulgulara göre Odeion yapısının ise MS 2. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği tespit edilmiştir.